Son bilimsel keşifler, Mars Kutup Bölgeleri çevresinde geniş donmuş su rezervlerinin varlığını ortaya çıkardı ve bunlar erime belirtileri gösteriyor gibi görünüyor. Bu şaşırtıcı keşiften bağımsız olarak, yüzeyin %70’inden fazlasını kaplayan sıvı haldeki geniş su kütlelerine sahip olduğunu kesin olarak bildiğimiz yalnızca bu küçük mavi-yeşil gezegenimizdir. Kıtaları birbirinden ayıran güçlü denizler ve okyanuslar, insan gelişiminin gidişatını değiştirecek sırları açığa çıkarabilecek en az keşfedilen ve anlaşılan sınırlardan biri olmaya devam ediyor.
Saygın bir kesinlikle bildiğimiz ve anladığımız şey, tuzlu su denizlerini ve okyanuslarını karakterize eden kimyasal bileşim ve varyasyonlardır. Tuzlar, kayalardan erozyon ve hava koşullarına bağlı olarak salınan ve akarsular ve nehirler yoluyla okyanuslara ve denizlere taşınan çözünmüş kimyasallardır. Bu tuzlar temel olarak altı element ve bileşikten oluşur:
Klor
Sodyum
Kükürt
Magnezyum
Kalsiyum ve
Potasyum
Bu tuzların orantısal karışımı nispeten sabittir, ancak karışımdaki su miktarı sıcaklık, bölge ve buharlaşma (kayıp) ve yağış (yağmur) sonucu değişir ve değişir. Bu altı tuzun önemli oransal içeriği %55,03 klor, %30,59 sodyum, %7,68 kükürt, %3,68 magnezyum, %1,18 kalsiyum ve %1,11 Potasyumdan oluşur. Kalan %0.73 eser miktarda bromür, borat, bikarbonat, stronsiyum ve florür içerir.
Deniz suyunun yoğunluğu ve tuzluluğu, azalan sıcaklıkla ve en yüksek yoğunlukların basıncın sonucu olduğu derinlikle artar. Deniz suyunun donma sıcaklığı binde 35 parça tuzlulukta 1.9oC’dir. Bu donma noktası, tuzların konsantrasyonuna bağlı olarak değişecektir.
Deniz suyu, çözünmüş tuzlara ek olarak, nitrojen, oksijen, karbon dioksit (bikarbonat HCO3 formunda), argon, helyum ve neon dahil olmak üzere az miktarda çözünmüş gaz içerir.
Bilim ve teknolojide devam eden gelişmelerle birlikte, özellikle okyanus tabanlarımızın keşfedilmemiş derin bölgelerinde, kaşiflerin yeni ve heyecan verici sırları açığa çıkarmaları mümkün olabilir. Yukarıda açıklanan kimyasal özellikler, okyanuslarımız ve denizlerimiz hakkındaki sınırlı bilgimizin çoğunu temsil eder. Gezegenimizin %70’ini kaplayan derinliklerde ve geniş alanlarda hangi yeni keşiflerin kilitli olduğunu kim bilebilir?