Bazı insanlar mevsimsel değişikliklerin çeşitliliğini sever. Diğerleri tüm yıl boyunca sıcak sıcaklıklara sahip olmayı tercih eder. Ne yazık ki, ikinci grup için, Dünya üzerinde bunun mümkün olduğu sınırlı sayıda yer var. Bu gezegendeki çoğu yer farklı mevsimler yaşayacak. Kuzey Amerika’nın üst orta batı bölgesi gibi bazı yerlerde, farklı mevsimler, yılın hangi saatinde olduğuna bağlı olarak, hava sıcaklığında oldukça aşırı değişimlere neden olabilir. Örneğin, Wisconsin gibi bir yer, Ocak ayında sıfırın altında 40 derece Fahrenheit kadar soğuk veya Temmuz veya Ağustos aylarında sıfırın üzerinde 105 derece kadar sıcak olabilir.
İlk etapta mevsimsel değişikliklere ne sebep olur?
Cevap, Dünya’nın ekseninin eğikliğinde yatıyor. Kuzey ve Güney kutupları, bu neredeyse küresel veya top şeklindeki gezegenin üstünü ve altını temsil eder. Ancak, mükemmel bir dikey konumdan yaklaşık 22,5 derece eğimlidirler. Böylece Dünya, hafif bir eğimle dönen devasa bir tepe gibi davranır. Gezegen her 24 saatte bir dönüş yaptığından, bir yıl boyunca güneşin etrafında da dönüyor.
Şimdi burada işler ilginçleşiyor. Dünyanın ekseni eğik olmasaydı, bu, Kuzey ve Güney kutuplarının birbirinden mükemmel bir şekilde yukarı ve aşağı doğru olmasına neden olurdu. Eğer durum böyle olsaydı, gezegenin yüzeyinin herhangi bir bölgesinde mevsimsel değişiklikler olmayacaktı. Böylece, yukarıdaki örnekte olduğu gibi Wisconsin gibi bir yer kullanıldığında, sıcaklıklar, kışın çok daha soğuk ve yazın çok daha sıcak olmasının aksine, tüm yıl boyunca yaklaşık 45 derece Fahrenhayt civarında seyredecektir.
Durum böyle olmadığı için farklı mevsimler vardır. Dünyanın ekseninin 22,5 derecelik eğimi, dünyanın farklı bölümlerinin aldığı güneş ışığı miktarını etkiler. Dünya, aynı zamanda gezegenin en sıcak kısmı olan ekvator tarafından yatay olarak bölünmüştür. Ayrıca yarım küreler tarafından dikey olarak bölünmüştür. Ekvatorun kuzeyindeki herhangi bir şeyin kuzey yarımkürede olduğu söylenirken, güneydeki herhangi bir şeyin tersine güney yarımkürenin bir parçası olduğu söylenir. Dünyanın maksimum eğim miktarına ulaştığı yılın iki zamanı vardır. Gezegen bu zamanlarda aşağıdaki nedenlerden dolayı biraz daha eğilir: Dünya’nın güneş etrafındaki yörüngesi tam dairesel değil, elips şeklindedir. Bu nedenle, gündönümü olarak bilinen bu zamanlarda güneşin yerçekimi nedeniyle Dünya biraz daha eğilir.
Kuzey yarım kürede, yaz gündönümü 21 Haziran’da veya civarında gerçekleşir ve kış gündönümü 21 Aralık’ta veya civarında gelir. Ancak, güney yarım kürede tam tersi gerçekleşir. Yaz gündönümü Aralık’ta, kış gündönümü ise Haziran’da!
Bu nedenle, her iki yarım kürenin de en az miktarda güneş ışığı aldığında kış meydana gelir. Özellikle kuzey yarımkürede, daha az yoğun güneş ışığının bir sonucu olarak kış aylarında soğuk hava kütleleri yaşar. Ekvatorun güneyinde çok daha fazla okyanus suyu olduğu için güney yarımkürede kuzey yarımkürenin acımasız soğuk kışları yaşanmaz. Okyanus suyu kışın soğutulduğunda bile, üst katmanlar sürekli olarak ılık yüzey suyunu yeniden dolaştırır.
Yukarıda ima edildiği gibi, bazı insanlar (bu makalenin yazarı dahil) kışın başlamasından korkar ve kuzey bölgelerinde bu mevsime eşlik eden soğuk hava ve kardan tiksinirler. Kış, Dünya’nın her yerinde görülür, ancak bu tür bireyler için, tropikal iklimlerden hoşlanan gezegenin kabaca ortasındaki enlemlerde çok daha hoştur. Bu nedenle, her yıl bu bölgelere akın eden “kar kuşlarına”, yaşayabilir hale gelen bir saniyede bir kişi daha katılacak.