Doğa olaylarından olan karın yağması, çevreye yayılan bazı mikropların yok olması ve böylelikle hastalıkların azalması için önemlidir. Kimi zaman eğlenceli hale gelen kar yağışı bazı zamanlarda da günlük yaşamda zorluğa yol açmaktadır. Kar yağışı sonrasında eriyen kar taneleri yer altı ve yerüstünde su kaynakları yaratacağından var olan ekosistem üzerindeki etkileri oldukça fazladır. Bu yüzden kar nasıl oluşur sorusunun cevabı merak edilmektedir.
Bilimsel olarak kar oluşumu için birden fazla farklı hava koşulunun aynı anda ve hızlı sürede meydana gelmesi gerekir. Öncelikle hava ısısının ve hava akımının aynı ayna birbirini etkilemesi gerekir. Ayrıca bulunulan coğrafi bölgenin hem ekvatordan uzak hem de deniz seviyesinden yüksek olması, kar oluşumunu etkileyen önemli faktörlerdir. Yeryüzündeki çeşitli kaynaklarda bulunan su, doğası gereği buharlaşarak hava akımına karışır ve aynı anda birden fazla hava etmeninin birleşmesiyle, küçük toz parçacıklarının yoğunlaşmasına yol açar. Yoğunlaşan toz parçacıkları hava ısısının düşmesi sonucu donar ve böylece donan toz parçacıklarının bazıları yeryüzüne inerek kar yağışı gerçekleşmiş olur.
Kar Oluşum Biçimi ve Türleri
Havadaki bulut oluşumunu sağlayan su tanelerinin zaman içerisinde havadaki değişimlere bağlı olarak, ince buz parçalarına dönüşmeleri kar oluşumu şeklinde kendini göstermektedir. İnce buz şekline dönüşürken, dönüşüm hızı oldukça hızlı tamamlanır. Yani su tanesi hemen donarak yağmur halini almadan kar şeklini alır. Bunun olabilmesi için bazı hava etmenlerinin bir arada ve hızlı bir şekilde oluşması gerekir. Isının düşük olması ve hava akımı sayesinde kar oluşumu meydana gelir. Yeryüzüne inen kar taneleri birbirinden farklı şekillerde ve çeşitlerde olabilir. Altıgen, yıldız, çiçek yada iğnecik şekillerine benzeyen biçimlerde olabilir. Bununla birlikte, farklı çeşitteki kar taneleri; toz kar, tahıl kar, çürük kar, çözülmüş kar kabuğu, cam buz, güneş fincanı olmaktadır. Bu kadar farklı türdeki kar tanelerinin hepsi yeryüzüne ulaşmaz. Bazıları yeryüzüne iner, bazıları ise yeryüzüne inmeden ve tam oluşumunu sağlamadan yok olur. Kar yağışı şekli de kar biçimleri gibi birbirinden farklıdır. Lapa lapa, kuru kar, sulusepken, bulgur ve tipi bu yağış şekillerine örnek verilebilir.
Yağmurun oluşumu, uzun zamandır insanların dikkatini çeken ve en çok merak edilen konulardan biri olmuştur. İnsanlar yağmurun oluşumu hakkında birçok araştırma yapmış, bu uzun araştırmalar sonucunda yağmurun oluşum şekillerini hesaplamış ve nasıl yeryüzüne indiğini bulmuşlardır.
Yağmurlar nasıl oluşur?
Doğanın sürekli oluşturduğu bir su döngüsü vardır. Bu döngü canlı hayatı için çok önemlidir. Yağmurun oluşumu ile bu döngü devam etmiş olur.
Yağmurun nasıl oluştuğunu öğrenmek için insanlar öncelikle bulutları incelemiştir. İlk olarak, su ve su kaynakları aldığı güneş ısısı sonrası buharlaşır. Oluşan su buharı gökyüzüne yükselerek yoğunlaşma aşamasına gelir. Bu aşamadan sonra ise su damlacıkları ortaya çıkar. Bu su damlacıklarının birleşmesiyle yağmurlar meydana gelir ve yeryüzüne düşmeye başlar. Böylelikle yağmur oluşmuş olur.
Su damlacıkları yağmura nasıl dönüşür?
Su damlacıkları, yoğuşma olayıyla birlikte yağmur haline dönebiliyor. Ama bunların içinde de iki farklı yol bulunuyor. Bunlardan birincisi, çarpışma. Su damlacıkları rüzgarın etkisiyle, havada birbiriyle çarpışırlar ve böylelikle yağmurlar meydana gelir. İkinci durum ise, kristalleşme. Soğuk havalarda donan su damlacıkları küçük kristallere dönüşerek yeryüzüne inerler. Bu kristaller aşağı katmanlara indikçe daha sıcak havaya uğradıkları için çözünerek su damlacıklarına ve yağmura dönüşmüş olurlar.
Yağmurun yağış türleri nasıl anlaşılır?
Yağmur doğa için en gerekli durumlardan birisidir. Yağmurun yağış türleri arasında pek çok çeşit görmek mümkündür. Ancak yağış türleri bulutların durumuna bakılarak anlaşılmakta olup, her mevsimde ve iklimde görülmez
Yağmurun çeşitleri nelerdir?
Yamaç Yağışları:
Bu yağmur türü genelde dağlık bölgelerde görülür. Özellikle ülkemizde Kuzey Anadolu gibi bölgelerde bu yağmur şeklini görmek mümkün olacaktır. Denize paralel olan dağ kıyılarında oluşan bu yağmur çeşitleri, Toros Dağlarında da sık sık görülür. Bu yağışın oluşum şekli diğer yağmur oluşumlarına benzer. Gökyüzünde bulunan su buharları burada yoğunlaşarak katı bir biçimde yeryüzüne iner. Bu yağmurların özelliği arasında yarı katı yarı sıvı olma durumu vardır.
Yükselim Yağışları:
Ülkemizde sık sık görülen bir yağış türüdür. Yükselim yağışları denilen bu yağmur çeşidi, konveksiyon yağış tipi adıyla da bilinmektedir. Bu yağış türleri her mevsimde sık sık görülmekle birlikte bazı mevsimlerde daha çok oluşmaktadır. Özellikle bahar aylarında bu yağışları görmek mümkündür. Ülkemizde, yükselim yağışları denilen bu yağmur tipi daha çok Ege ve İç Anadolu Bölgelerinde görülür. Buradaki oluşum, kuzeyden gelen hava akımı ile gerçekleşir. Özellikle kuzey bölgelerinden gelen su buharları İç Anadolu ve Ege Bölgelerinde yükselerek su damlacıklarına dönüşür. Daha sonra yeryüzüne yağmur olarak düşerler.
Dolu, bildiğiniz gibi katı şeklinde olan ve buz biçiminde bir yağış tipidir. Yağış, yağmur gibi sıvı özelliğini kaybetmiştir. Büyük dolu tanelerinin, tarlalara, araçlara, çevreye ve insanlara zarar vermeleri oldukça mümkündür. Dolunun boyutları 5 mm’den, 15 cm’e kadar olabilmektedir. Dolu, Kümülümbüs bulutlarının altında oluşmaktadır ve yıldırım fırtınası merkezinden yaklaşık 2 deniz mili uzaklığa kadar etkisini gösterebilir.
Hortumlarda olduğu gibi yukarıya doğru yükselen sıcak ve kuru havanın, yukarıda donma derecesinde veya altında bulunan hava akımına girmesi ile aniden soğuması ve uzun süre bulut içinde nemlenmesi sonucu dolu taneleri oluşur.
Kısaca özetlemek gerekirse sıvı yağmur damlaları, bulutların içindeki hava akımlarının etkisinde yükselmeye veya dönmeye başlar. 0 ile -40 derece arasında hava ile karşılaştıklarında donmaya başlarlar.
Bu taneler, bulutun içinde ne kadar fazla gezinirse ve yeryüzü ile atmosferin üstündeki sıcaklık farkı da ne kadar fazla olursa, o derecede üzerinde biriken katmanları artacaktır. Dolunun üzerinde katmanların artması, dolunun daha büyük olmasına sebep olur. Zamanla ağırlaşan dolu taneleri, yer çekiminin etkisine girerler ve bulut içinde hareket kabiliyetlerini kaybederek, yere doğru inmeye başlarlar.
Bazen kar taneleri de, soğuk hava cephesinden geçerken doluya dönüşebilir fakat onların boyutları fazla büyüyemeyeceği için çevreye zarar verecek boyuta ulaşamaz.
Fırtınalar sırasında, oluşan dolu yağışı çok daha tehlikeli olmaktadır. Çünkü şiddetli rüzgarın etkisinde, bulutların içinde gezinen dolu tanelerinin üzerine biriken tabakalar artacaktır ve dolu daha da ağırlaşacaktır. Büyük ve ağır olan dolu tanesinin yer yüzeyindeki etkisi daha fazla olacaktır.
Ülkemizde genellike dolu yağışı yaz aylarında ve bahar aylarında gözlemlenir. Çünkü o mevsimlerde sıcak hava cephesi ile kararsız soğuk hava cephesinin mücadelesi oluşur. İki cephe arasındaki etkileşim sonucu dolu yağışının etkisine gireriz. 2017 yılı temmuz ayında İstanbul’da yaşanan dolu yağışı, seksen bin araca zarar vermiş, yüzlerce ağaç devirmiş ve binlerce binada camları kırmış, kaplamaları delmiştir.