İnsan olarak inandığımız her şeyi anladığımızı düşünürüz. Anlamadığımız şeyler olur; feodal bağlar, duygusal haller, güvene dayalı sebeplerden dolayı anlamasakta kabullenir ve sahipleniriz. Namaz, Oruç ,Zekat, Kur’an, Hac bunlardan en belirginleridir.
Kelime-i Şehadet içlerinde anlayarak kabullendiğimiz en belirginidir.
“Şahitlik ederim ki Allah’tan başka ilah yoktur ve yine şahitlik ederim ki Muhammed (s.a.v) O’nun kulu ve elçisidir.” En iyi ve manasını en derinden kabul ettiğimiz toplumsal ittifakın olduğu, dinimizdeki en sağlam çimentodur. Müslüman olmanın en öncelikli şartıdır. Diğerlerinin tamamını eksiksiz yapanlar kelime-i şehadet getirmedikleri sürece müslüman sayılmıyor. Müslümanlık kimliğini ancak bu şekilde alıyoruz.
Sonrasında rehavet diz boyu nasıl olsa MÜSLÜMAN kimliğini aldık. Şehadet ettim, namaz kılıyorum, oruç tutuyorum , zekat veriyorum, hacca gidiyorum. Cenneti kaptım, yan gel yatıyım diyoruz.
Evladınıza bir iş buyurduğumuzda “tamam yaparım ama o çok istediğim bisikleti alman şartıyla” cevabını aldığımızda kızarız. “Bisiklet almak için görev yapılmaz. Bu işi yapman aileye faydali olman, katkı sağlaman için önemli.” deriz.
İşte Yaradan’ın emirleri gereği yapacağımız her ibadetteki MANAyı anlamalıyız.
Yüce Rabbimiz ayetleri ile mana içinde ifade buyuruyor. Dünyaya gelmemize sebep olan Yüce Rabbimiz topraktan insanı yarattı, insandan insanı bir damla sudan meydana getirip tekrar toprak yapıp ebedi hayata alacak. Bize Dünyayı küçük cennet olarak yaşamayı layık gördüğüne göre biliyor ki şeytan bize hükmetmeye çalışacak, küçük cennetimizi cehenneme çevirecek. Bizde doğduğumuza pişman olup, şeytana uyup Yaradana isyankar olmayalım diye insanlığa ANAYASA gönderiyor.
Eğer bu anayasayı duvarlardan, raflardan, dolaplarınızın gözünden indirip günde 5 sayfa Türkçe Meali olarak okursak; giriş 4 sayfa, Ayetler 600 sayfa olduğuna göre 121 günde Allah’ın izniyle bitirmiş oluruz.
Bir tek kötülük yoktur ki Kuran’da tolere edilsin ve bir tek iyilik yoktur ki Kuran’da red edilsin. Bu durumda Kur’an-i Kerim’in emirlerine uyduğumuzda fani alemde KÜÇÜK CENNETİ yaşar, ebedi alemde BÜYÜK CENNETİ kazanırız.
Ufak bir empati yapalım Dünyanın en güçlü devlet başkanından gece yarısında Başkonsolosu aracılığı ile kapalı koca bir zarfta adınıza özel evrak gelsin. Konsolos “nedir bilmiyoruz efendim” desin. Ne yaparız acaba? Yabancı dili bilmiyoruz o anda heyecanlanırız o dili bilen yakınlarımızı hatırlamaya çalışırız, aklımıza ilk geleni ararız. Gel dese gideriz. Herhalde meraktan çatlarız. İşte üzücü olan konu burda başlıyor. Bir devlet başkanının göndermesi ile ayrı bir heyecan sarıyor benliğimizi. Hele ki konsolosun getirmesi ayrı bir hava. Adeta havaya girmekten uçuyoruz, ayaklarımız neredeyse yere basmıyor.
Hadi gelin bugünden itibaren orucunu tutacağımız mübarek ramazan gününden başlamak kaydıyla günde 5 dakika ayırarak kuldan gönderilen, başkonsolostan gelen bir zarfa verdiğimiz önemden fazlasını YÜCE ALLAH’tan iletilen, SON PEYGAMBER’den tebliğ edilen KURAN-I AZÜMŞANA verelim. Emirlerin manasını öğrenelim. Kötülükleri, ayrılıkları, enaniyeti, ihaneti, şiddeti, cehaleti şeytanın karanlık bahçesine gömelim.
Kâbe’ye gitmenin marifet olmadığını, asıl marifetin Dünyanın her yerinden gelen Müslümanların kardeş olduğu mesajını orada öğrendiğimizi gösterelim. Her türlü üstünlüğün ırklarda olmadığını, siyahta-beyazda olmadığını; İMAN noktasında TAKVAda olduğunu, insanların kültürel farklılıklarının zenginlik olduğunu, nasibinde olanlara meyveler gibi kültürel farklılıkların da zenginlik olarak verildiğini, nasibinde olmayanın da tek meyveye layık yaşayabileceğini Kâbe’de verilen mesajla döndüğümüzde çevremize yaşayarak gösterebiliyorsak Kâbe’ye gitmenin manasını kavradığımızı ve gereğini yerine getirmenin huzurunu yaşadığımızı hissettirmeliyiz.
NAMAZ ile enaniyet, kibir, benlik, bencillikten kurtulabiliyorsak; yolda kalmışa, muhtaca, kimsesize, zulümden kaçanlara, yetimlere, ihtiyacı olanlara, hısım ve akrabalara yardımcı olabiliyorsak kıldığımız namazlarda fayda olduğunu bilip, huzuruna gittiğimiz Yüce Rabbimizi hoşnut ederiz.
ZEKAT ile cimrilikten kurtulup normal zamanlarda da cömert olabiliyorsak manayı kavramış sayılırız.
KUR’AN okuyarak kötülüklerden vazgeçmiyor, manayı kavramıyorsak; bu durum sevdiğin şarkıyı zevkle dinleyip sözlerini hatirlamama haline benzer. İşte bundan dolayı Dünya küçük cennet olmaktan çıkıp cehenneme döner.
İnananların kardeş olduğu gerçeğini mananın derinliklerinde öğrenelim. MANAya misafir, MADDEye esir olanların kardeşlik hukukumuzu bozmalarına fırsat tanımayalım.
Öyle bir imtihandayız ki yaşadığımız her günün, bugünün dünyasında BONUS olduğunu unutmayalım.
Mübarek Ramazan Ayının hürmetine dualarımız, Rabbimizin Yüce dergahında kabul olsun. Ramazanın Rahmet ve bereketi ile huzurlu, sağlıklı yaşayalım inşallah.