21. yüzyılın ileri teknolojisiyle bile, bir depremin ne zaman olacağını tahmin etmenin bir yolu yok, sadece nerede meydana gelme olasılığının en yüksek olduğu. Ancak her şey kaybolmaz. Bilim camiasında stres tetikleme teorisi olarak bilinen gelişmekte olan bir teori, yakın gelecekte bir deprem meydana geldikten sonra hangi alanların sismik aktivite yaşama olasılığının en yüksek olacağını belirlemenin anahtarı olabilir.
Ross Stein, National Geographic ile yaptığı bir röportajda, “Genel olarak bir kırılma, kırılan bir faydaki gerilimi azaltır, ancak diğer yerlerde onu arttırır. Diğer her şey eşit olduğunda, bu yerlerde daha fazla depremsellik elde edeceğiz.” Bu teori, Florida veya Texas gibi düşük tehlikeli eyaletler olarak kabul edilen alanlarda pek yardımcı olmasa da, California gibi sismik aktivite için her zaman yüksek risk altında olan eyaletlerde oldukça yararlı bir araç olma potansiyeline sahiptir.
Stres tetikleme teorisi ilk olarak 1992 Haziran’ında 7.3 büyüklüğündeki Landers, California depreminden sonra gelişmeye başladı. Landers depremi olayından önce artçı şokların genellikle sadece orijinal depremle aynı fay hattı boyunca meydana geldiği düşünülüyordu. Ancak üç saatten biraz daha uzun bir süre sonra, Landers’tan yaklaşık 25 mil uzaklıktaki Big Bear, California’yı tamamen farklı bir fay hattında 6.5 büyüklüğünde bir deprem vurdu.
Kaliforniya depremleri arasındaki üç saatlik zaman farkı biraz uç bir örnek olsa da, dünya çapında stres tetikleme teorisine güven veren başka vakalar da oldu. Örneğin, 1906’daki büyük San Francisco depreminin, bir günden kısa bir süre sonra Kaliforniya’nın Imperial Valley’de daha az bilinen, ancak yine de şiddetli bir depreme neden olduğu düşünülmektedir. Daha yakın zamanlarda Endonezya’da (9.1 büyüklüğünde) bir 2004 depreminin, ertesi yılın Mart ayında 8.7’lik bir depreme neden olduğu düşünülmektedir.
Bu aynı teoriye göre, bir depremin komşu bir fay üzerindeki stresi gerçekten azaltabileceği bazı durumlar olduğu belirtilmelidir. Örneğin, bir fayın kuzey-güney veya doğu-batı yönelimi, o fayın yakındaki bir sismik olaydan gelen strese nasıl tepki verdiğini etkiler. Fay, ilk depremin meydana geldiği fay ile aynı yönelimdeyse, daha önce açıklandığı gibi stres artar. Fay ters yönde ise, stresin hiçbir etkisi olmayabilir veya bazı durumlarda bir sonraki depremden önceki süreyi uzatabilir. Bu olay daha az yaygın olmakla birlikte, bir depremin nerede ve ne zaman meydana gelebileceğini tahmin etmeye çalışırken hala çok önemli bir faktördür. Bilim adamlarının bir depremin tam olarak ne zaman olacağını belirlemesine izin vermese de, stresi tetikleyen teori, afete hazırlık konusunda yardımcı olabilir. Genel halkı yakın gelecekte olası bir depremden haberdar etme yeteneği, onlara gerekli malzemeleri satın almaları, eşyalarını korumaları ve aileleri veya iş arkadaşlarıyla birlikte olabilecekleri acil durum planlarını gözden geçirmeleri için zaman verebilir. Daha fazla araştırma ile dünya çapında birçok hayat kurtarma potansiyeline sahiptir.