Bilim adamları, depremin kuvvetini, adını Yunanca deprem anlamına gelen sismos’tan alan sismograf adı verilen bir makineyle ölçer. Sismograf temelde, hareketli bir kağıt tamburu üzerinde duran, ucunda bir iğne veya kalem bulunan çok hassas bir metal koldan oluşur. Dünya sakin olduğunda, sismograf iğnesi kağıt üzerinde düz bir çizgi gösterir. Ancak dünya bir sarsıntıyla sallandığında, sismograf kolu da sallanarak şoku kağıt üzerinde dalgalı bir çizgi olarak algılar. Bilim adamları, bu dalgalı çizgileri inceleyerek, onları üreten depremin gücünü ölçebilirler.
Depremlerin gücünü ölçmek ve karşılaştırmak için kullanılan bir dizi ölçek vardır. Bunlardan biri, deprem uzmanı Charles Richter’in adını taşıyan Richter ölçeği. Bu ölçekteki her sayı, bir sonraki en düşük sayı olan depremin on katı enerjiye sahip bir depremi temsil eder. Örneğin, Richter ölçeğinde 6.0 okuma değerine sahip bir deprem, 5.0 okuma değerine sahip bir depremden on kat daha güçlüdür. Şimdiye kadar kaydedilen en yüksek Richter okuması 8.9’du ve iki kez gerçekleşen bir okuma: 1906’da Pasifik Okyanusu’nda, Kolombiya ve Ekvador’un Güney Amerika ülkeleri yakınında ve 1933’te Japonya’da bir kez.