İklim değişikliğinin nedeni nedir?

iklim

İklim değişikliğinin nedeni nedir?

Dünyanın iklimi; güneşten gelen enerji miktarından, atmosferdeki sera gazı ve aerosol
miktarına, güneş enerjisinin ne kadarının tutulacağı ya da yansıyacağını belirleyen yeryüzü
özelliklerine kadar, pek çok faktörden etkilenmektedir.
Karbon Dioksit (CO2), Metan (CH4) ve Azot (N2O) gibi sera gazlarının atmosferdeki
yoğunlukları, endüstri devriminin başından bu yana önemli ölçüde artmıştır. Bu durum
büyük oranda fosil yakıt kullanımı, arazi kullanımındaki değişiklikler ve tarım gibi insan
faaliyetleri nedeniyle gerçekleşmiştir. Örneğin, günümüzde atmosferdeki karbon dioksit
yoğunluğu son 650 000 yıldan daha yüksek düzeye gelmiş ve son on yılda, 1960 yılında
ölçümler başladığından bu yana ölçülenden çok daha hızlı artmaktadır.
Sonuç olarak, 1750 yılından beri gerçekleştirilen insan faaliyetlerinin dünya üzerinde küresel
ısınma etkisine yol açtığı genel olarak kabul edilmektedir.

 

İklimde gözlenen değişiklikler

Günümüzde küresel ısınma tartışılmaz bir gerçektir. Hava ve okyanus sıcaklıklarının
arttığını, kar ve buzulların yaygın bir şekilde eridiğini ve deniz seviyelerinin yükseldiğini
gösteren pek çok araştırma bulunmaktadır.
Daha özele inildiğinde, son 12 yılın 11’i (1995-2006) küresel sıcaklığın ölçüldüğü 1850
yılından bu yana kaydedilen 12 en sıcak yıl arasında yer almaktadır. Son yüzyıl boyunca
(1906 – 2005) küresel sıcaklık 0.74°C oranında artış göstermiştir. 20. yüzyıl boyunca küresel
deniz seviyesi, dağlardaki ve kutup bölgelerindeki kar ve buzulların erimesinden dolayı 17
cm yükselmiştir. Bunların yanı sıra, Antarktika’daki sıcaklık ve buzullarda, okyanus tuzluluk
oranlarında, rüzgar modelleri ve kuraklıklarda, yağış ve tropik siklonlarda olmak üzere
bölgesel değişiklikler de gözlenmiştir.
Önceki 1300 yıl ile karşılaştırıldığında, son yarım yüzyıldaki sıcaklıklar oldukça sıradışıdır.
Kutup bölgelerinin günümüzden daha sıcak olduğu son zaman 125 000 yıl önce yaşanmış ve
deniz seviyesinde 4 ila 6 metrelik yükselme meydana gelmiştir.

21.Yüzyıl için öngörülen sıcaklık değişiklikleri

Önümüzdeki 20 yıl boyunca ortalama küresel sıcaklığın 10 yıl başına 0.2°C civarında artış
göstermesi beklenmektedir. Sera gazı salımlarının mevcut oranlarda ya da bunların üstünde
devam etmesi, 21. yüzyılda küresel sıcaklıkta daha fazla artışa ve daha fazla iklimsel
değişikliğe yol açacaktır.
2000 yılında alınan Ek azaltım önlemlerinden başka önlemler öngörmeyen Hükümetlerarası
İklim Değişikliği Paneli (IPCC) Senaryolarına göre, 1980’den 21. yüzyıl sonlarına kadar
olan küresel sıcaklık artışı ile ilgili en iyi tahminler, 1.8°C (1.1 – 2.9°C) den 4°C (2.4 –
6.4°C)ye kadar değişmektedir.
21.Yüzyıl için öngörülen diğer değişiklikleri
21. yüzyıl sonuna kadar küresel deniz seviyesinin ortalama 18 ila 59 cm civarında
yükselmesi beklenmektedir. Isınmanın karalar, kuzeydeki yüksek enlemlerde en çok, Güney
Okyanus ve Kuzey Atlantik Okyanusunun çeşitli kısımlarında en az olması beklenmektedir.
Diğer değişiklikler, okyanusların asitlenmesi, azalan kar yüzeyi ve deniz buzulları, daha sık
değişen sıcaklık dalgaları, yoğun yağışlar ve daha şiddetli tropikal siklonlar olarak ortaya
çıkacaktır.
Uzun Dönemde Beklenen Değişiklikler
Atmosferdeki sera gazı salımları sabitlense bile, insan faaliyetleri sonucu oluşan ısınma ve
deniz seviyesindeki yükselme yüzyıllar boyunca devam edecektir Eğer ısınma yüzyıl boyu
artmaya devam ederse, bu durum Gröland buz tabakasının tamamen erimesine ve küresel
deniz seviyesinin 7 metre artmasına yol açacaktır.

Dünya iklimini hangi faktörler etkilemektedir?

İklim sistemi, atmosfer, yeryüzü, kar ve buzullar, okyanuslar ve diğer su kaynakları ile
canlılardan oluşan karmaşık ve etkileşimli bir sistemdir. İklim sisteminin atmosfer bileşeni,
genellikle ortalama hava olayları olarak tanımlanan iklimi belirler.
İklim genellikle, sıcaklık, yağış ve rüzgarlarda görülen değişikliklerin aylıktan
milyonlarca yıllık zaman dilimlerine kadar değişen bir süre içerisinde ortaya çıkması
olarak tanımlanır (Ortalama zaman dilimi 30 yıldır).
İklim sistemi zamanla, kendi iç dinamiklerinin etkisinde ve iklimi etkileyen dış etkenlerdeki
değişikliklere bağlı olarak evrimleşir. Dış etkenler, atmosferin yapısını değiştiren insan
kaynaklı faktörler kadar, volkanik patlamalar, güneş sıcaklığındaki değişmeler gibi doğal
olayları da içermektedir. Güneşten yayılan radyasyon iklim sisteminin gücünü
oluşturmaktadır.
Dünyanın radyasyon dengesini değiştirmek için üç temel yol bulunmaktadır:
1. Güneşten gelen radyasyonu değiştirmek (ör. Dünya yörüngesini veya Güneş’in
konumunun değiştirilmesi
2. Yansıyan güneş radyasyonu miktarının değiştirilmesi (ör.bulutluluk oranında veya
atmosferi oluşturan partiküllerde değişiklik)
3. Dünyadan uzaya geri gönderilen uzun dalga radyasyonların değiştirilmesi (ör.
atmosferdeki sera gazı yoğunluğunun değiştirilmesi)
Bunun sonucunda iklim, çeşitli geri besleme mekanizmalarıyla bu tür değişikliklere dolaylı
veya doğrudan tepki verir.

 

İklim değişikliği ve hava arasındaki ilişki nedir?

İklim değişikliği genel olarak ortalama hava durumu olarak tanımlanır ki bu hava durumu ile
iklim değişikliği birbiriyle iç içe geçmiş durumdadır. Gözlemler hava olaylarında dikkat
çekici oranda değişikliklere işaret etmektedir ve hava durumunda görülen bu değişikliklere
ilişkin istatistikler iklim değişikliği olarak da tanımlanabilir. İklim ve hava yakından ilişkili
olsa da aralarında önemli farklılıklar da bulunmaktadır.
Bilim adamları bundan bir kaç hafta sonraki havayı tahmin edemezken 50 yıl sonraki iklim
durumunu nasıl bilebildikleri sorusunun, yaygın bir yanlış anlamadan kaynaklandığı
söylenebilir. Havanın karmaşık doğası bir kaç günden ötesinin hava durumunun tahmin
edilmesini engeller. Atmosferin yapısına veya diğer faktörlere bağlı olarak iklimdeki
değişiklikleri tahmin etmek ise oldukça başka ve daha baş edilebilir bir sorundur. Benzetme
yapmak gerekirse, bir insanın hangi yaşta öleceği tam olarak belli değilken, sanayileşmiş
ülkelerdeki erkeklerin ortalama ölüm yaşı 75 civarındadır.
Bu konudaki diğer bir yaygın yanılgı da soğuk bir kışın ya da kürede yer alan ve soğumakta
olan bir bölgenin küresel ısınmaya karşı bir kanıt oluşturduğudur. İklim değiştikçe sıklığı ve
yoğunluğu değişse de her zaman aşırı sıcak ve soğuklar olacaktır. Ancak hava uzay ve zaman
yönünden ortalama olarak ölçüldüğünde, verilerden kürenin ısındığı gerçeği ortaya
çıkmaktadır.

 

Sera etkisi nedir?

Güneş, çoğunlukla tayfın görünür ya da yarı görünür bölümünde (ör. ultraviyole), çok kısa
dalgalarla ısı yayarak iklimin ana unsurunu oluşturur. Dünya atmosferine ulaşan güneş
enerjisinin kabaca üçte biri doğrudan uzaya geri yansımaktadır. Geriye kalan üçte ikisi ise
yeryüzü tarafından ve daha az oranda atmosfer tarafından emilmektedir. Dünya Güneşten
çok daha soğuk olduğu için, özellikle tayfın kızılötesi kısmında çok daha uzun dalgalarda
radyasyon yayar. Yeryüzü ve okyanuslar tarafından salınan bu termal radyasyon bulutlar da
dahil olmak üzere, atmosfer tarafından emilir ve tekrar dünyaya yayılır. Buna sera gazı
etkisi denir.
Bir seradaki cam duvarlar hava akımını düşürür ve içerideki hava sıcaklığını arttırır. Benzer
şekilde, ancak farklı bir fiziksel süreçten sonra, Dünyanın sera etkisi gezegenin yeryüzünü
ısıtır. Doğal sera etkisi olmasaydı, yeryüzünün ortalama sıcaklığı suyun donma noktasının
altında olacaktı. Bu nedenle, Dünyanın doğal sera etkisinin, bugün bildiğimiz yaşamı
mümkün kıldığı söylenebilir.
Ancak, insan faaliyetleri, özellikle fosil yakıtların kullanımı ve ormanların tahrip edilmesi,
doğal sera etkisini arttırarak küresel ısınmaya yol açmıştır.

 

İnsan faaliyetleri iklim değişikliğini nasıl etkiler ve insan faaliyetleri ile
doğal etkiler nasıl karşılaştırılabilir?

İnsan faaliyetleri, Dünya atmosferindeki sera gazı, aerosoller ve bulutluluk oranını
etkileyerek iklim değişikliğine neden olur. İnsan faaliyetleri kapsamında bilinen en büyük
neden atmosfere karbon dioksit salan fosil yakıtların yakılmasıdır.
Sera gazları ve aerosoller, Dünyanın enerji dengesinin bir parçasını oluşturan, güneşten
gelen ve yer kabuğundan yansıyan termal (kızılötesi) ışınlar arası dengeyi değiştirerek iklim
değişikliği üzerinde etkili olurlar. Söz konusu gaz ve parçacıkların atmosferdeki miktar ve
özelliklerinin değişmesi iklim sisteminde bir ısınma ya da soğumaya yol açar.
Sanayileşme döneminin başlangıcından bu yana (1750), atmosfer üzerindeki insani etkiler
daha çok ısınmaya yönelik gerçekleşmiştir. Bu dönem süresince iklim üzerindeki insani
etkiler doğal süreçler sonunda gerçekleşen değişimleri büyük oranda aşmıştır.

Dünya sıcaklığı ne yönde değişmektedir?

Gözlemler, geçtiğimiz 157 yılda, bölgesel farklılıklar olmakla birlikte, yeryüzü sıcaklığının
küresel ölçekte arttığını göstermektedir. Küresel ortalamada, son yüzyıldaki ısınma iki
aşamada gerçekleşmiştir; 1910’lardan 1940’lara (0.35°C) ve 1970’lerden günümüze
(0.55°C). Artan ısınma oranı daha çok son 12 yılda gerçekleşmiş ve tüm zamanların
kaydedilen en sıcak 12 yılın 11’i bu son 12 yıl içerisinde gerçekleşmiştir.
Küredeki ısınma, okyanusların ısınması, deniz seviyelerindeki yükselme, Kutuplardaki
buzullardaki erimeler ve Kuzey Kutbu kar kalınlığındaki azalma ile kanıtlanmaktadır.

Yağışlardaki değişimler nelerdir?

Gözlemler yağışların miktar, şiddet, sıklık ve türünde değişmeler göstermektedir. Yağışların
bu özellikleri bölgeden bölgeye büyük farklılıklar göstermektedir.
1900 ile 2005 yılları arası yağış düzenindeki eğilimlere göre, yağışlar Kuzeydoğu ve Güney
Amerika, Kuzey Avrupa ve Kuzey ile Orta Asya’da artarken, Sahel, Güney Afrika, Akdeniz
ve Güney Asya’da azalmıştır. Kuzey bölgelerde artık kar yerine daha çok yağmur şeklinde
yağışlar gözlenmeye başlanmıştır.
Bu değişikliklere dünya okyanuslarındaki ısınmaya bağlı olarak buharlaşma oranında
yaşanan artış da eşlik etmektedir. Buna ilaveten dünyanın çeşitli bölgelerinde kuraklık ve sel
baskınlarında da artış yaşanmaktadır.

 

Günümüzdeki iklim değişikliği dünya tarihindeki diğer iklim
değişiklikleri ile karşılaştırıldığında beklenmeyen bir olay mıdır?

İklim dünya tarihi boyunca çeşitli ölçüde değişiklikler göstermiştir. Günümüzdeki iklim
değişikliğinin bazı boyutları olağan olmakla birlikte, büyük oranda olağandışı bir durumdur.
Atmosferdeki CO2 konsantrasyonları geçmiş yarım milyon yıldakine oranla rekor seviyelere
ulaşmış ve bu yüksek bir hızla gerçekleşmiştir.Günümüzde, küresel sıcaklık geçtiğimiz beş
yüzyıldakine oranla çok daha yüksek seviyelere ulaşmıştır.
Eğer ısınma engellenememeye devam ederse, iklim değişikliğinin etkileri, içinde
bulunduğumuz yüzyıl içerisinde coğrafi açıdan beklenmedik sonuçlara yol açacaktır. Mevcut
iklim değişikliğinin bir başka sıra dışı nedeni, geçmiş iklim değişikliklerinin doğa olaylarına
bağlı olması karşısında mevcut değişikliğin daha çok insan faaliyetleri kaynaklı olmasıdır.

Share:

Author: co.admin